Gelibolu Mevlevihanesi


Mevlevîliğin teşkilatlanıp yayılmasında en önemli etken olan ve bu tarikatin kurulduğu 13. yüzyıldan 19. yüzyıla gelinceye kadar Konya'dan başlayarak pek çok yerleşim yerinde inşa edilmek suretiyle Mevlevîliğin Osmanlı coğrafyasının bütününe yayılmasını sağlayan Mevlevîhaneler, Mevlevî kültüründe iki kısımda değerlendirilirler.

Sadece bulundukları yerlerde Mevlevîliğin temsilciliğini yapan Mevlevî zaviyeleri ki bunlar Osmanlı Devleti coğrafyasının Anadolu'dan Balkanlara, Arap topraklarına kadar hemen her köşesinde kurulmuş olup en uzak köşelerde Türk kültürünü temsil eden merkezlerdir.
İçlerinde çile çıkarılan, derviş yetiştirilen Mevlevî âsitâneleri ise 15 tane olup "Âsitâne-i aliyye" denen Konya'daki Mevlânâ Dergahından başka İstanbul'da 4 adet olmak üzere (Galata, Yenikapı, Beşiktaş ve Kasımpaşa Mevlevîhaneleri) Bursa, Eskişehir, Gelibolu, Halep, Kastamonu, Karahisar, Kütahya, Manisa, Mısır ve Yenişehir'de kurulmuştur.

17. yüzyılda kurulan Gelibolu Mevlevîhanesi, bu on beş âsitâne içinde en geniş araziye ve en haşmetli semahaneye sahip olanıdır. Bir mescid, zengin bir kütüphane, çok odalı harem dairesi, derviş hücreleri, geniş bir matbah, bir han ve bir mektebe sahip olan Mevlevihaneden günümüze sadece semahane-türbe binası ile iki taç kapı kalmıştır. Mevlevîhanenin kurucusu ve aynı zamanda ilk şeyhi Ağa-zâde Mehmed Hakîkî Dede olup Mevlevihane, kendisine izafeten Ağa-zâde Dergahı adıyla da anılmıştır.
1925 yılına kadar faaliyetini sürdüren Mevlevîhanenin son şeyhi ise Burhaneddin Dede'dir. 1915'de kurulan Mevlevî alayına 7 adet dervişiyle katılan Burhaneddin Dede, üç yıl Şam'da kalmış, Şam'dan döndükten sonra tekkelerin kapatıldığı 1925 tarihine kadar Gelibolu Mevlevîhanesi'nde meşihat makamında bulunmuş, 10 Ağustos 1954 yılında vefat etmiştir. Mevlevîhanenin bundan sonraki tarihi karanlıktır. Gelibolu'nun düşman işgaline girmesiyle birlikte cephanelik olarak kullanılan Mevlevîhane günümüzde askeri alan içinde kalmış olup 1980 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan restorasyonu tamamlanmıştır.
Bilindiği üzere Mevlevîhaneler, bir edep ve irfan merkezi olarak Türk insanının manevi ihtiyaçlarına cevap vermelerinin yanı sıra aynı zamanda bir kültür ve sanat merkezi olarak da işlev görmüşlerdir.Gelibolu Mevlevîhanesi de tıpkı diğer Mevlevihaneler gibi kurulduğu andan itibaren kültür hayatımıza renk katacak pek çok önemli sanatkar yetiştirmiştir. Bunların başında devrinin âlim ve ârifleri arasında sayılan Mevlevîhanenin ilk şeyhi Ağa-zâde Mehmed Dede gelir. Kaynaklarda kendisinden büyük takdirle bahsedilen Ağa-zâde, aynı zamanda bir şairdir. Gelibolu Mevlevihanesi'nde yetişen bir başka çok yönlü sanatkar Mevlevihanenin ikinci şeyhi ve Ağa-zadenin kardeşinin oğlu olan Sâbir Parsa'dır. Şairliğinin yanı sıra aynı zamanda münşi, hattat ve musikişinas olan Sâbir Parsa 17. yüzyılın meşhur bestekârlarından biridir.

Özellikle 19. yüzyıl kültür ve sanat hayatında önemli bir yere sahip olduğunu gördüğümüz Gelibolu Mevlevîhanesi, bu dönemde pek çok padişahın iltifatına mazhar olup defalarca tamir edildiği gibi Mevlevîhaneden 19. yüzyılın en meşhur şair ve musikişinasları (neyzen, kudümzen, naathan ve ayinhan) yetişmiştir. Bunların başında babasının vefatı üzerine H.1240 / M.1824 tarihinde 9 yaşında iken şeyh tayin edilen ve 41 sene bu makamda kaldıktan sonra H.1287 / M.1870 yılında Kahire Mevlevîhanesi şeyhliğine atanarak 24 sene de burada şeyhlik yapan Hüseyin Azmî Dede yer alır. Şair ve musikişinas olan Azmî Dede, musiki tarihimizin en büyük üstadı ve bestekârı kabul edilen İsmail Dede Efendi'nin talebesi olup hemen her yıl İstanbul'a geldikçe ondan naat, miraciye ve ayinler meşk etmiştir. Aynı zamanda âlim ve şair bir zattır.
Azmî Dede'nin şeyhliği zamanında Gelibolu Mevlevîhanesi kültür ve sanat açısından tarihinin en hareketli dönemini yaşamıştır. Bu dönemde İsmail Dede Efendi ile Sultan II. Mahmud, ayrıca Sultan Abdülmecid, Gelibolu'ya birkaç defa gelerek tekkede misafir olmuşlar, Mevlevi ayini icrasında bulunmuşlar ve Azmî Dede'ye bir çok iltifatlar etmişlerdir. Azmî Dede'nin oğlu Ahmed Celaleddin Dede de Gelibolu Mevlevîhanesi'nde yetişmiş, bir çok dil bilen, geniş bir tasavvuf ve musiki bilgisine sahip olan, devrinin aydın ve önemli bir kültür sanat adamıdır.
19. yüzyılda Gelibolu Mevlevîhanesi'nden çok önemli neyzen ve kudümzenler de yetişmiştir. Bunlardan biri 19. yüzyılın son yarısında şöhret kazanan Gelibolu Mevlevîhanesi şeyhi Mehmed Hüsameddin Dede olup meşhur bir kudümzendir, diğeri ise Gelibolu Mevlevîhanesi'nde 40 yıl neyzenbaşılık yapan Ali Ziya Dede'dir. Türk musikisinin virtüözlük derecesinde usta bir neyzeni olarak kabul edilen Neyzen Aziz Dede de Gelibolu Mevlevihanesi'nden yetişen bir başka neyzendir.

Kaynak:
Yrd.Doç.Dr. Gülgun YAZICI
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
İslam Tarihi ve Sanatları Bölüm Başkanı

Etiketler: