Kaldırım Mühendisliğinin Tarihi


Büyük şehirlerimizde sık sık yaşanan kaldırım sökme ve taşların değiştirilmesi işi, bizde eski bir geleneğin devamıdır. Bunun böyle olduğunu seneler önce yayınlanmış bir makaleden, şimdi hayatta olmayan bir tarih profesöründen, Cengiz Orhunlu’nun “Mesleki bir Teşekkül Olarak Kaldırımcılık.” başlıklı çalışmasından öğreniyoruz:

 “Osmanlılar’ın ilk zamanlarında büyük şehirlerin yollarıyla beraber kaldırımları da özenle inşa edilir ve başkent İstanbul’un kaldırımlarına daha fazla itina gösterilirdi… Devlet o devirlerde de kaldırım inşa edileceği zaman ihale açmakta, ihaleyi kazanana, yani en az parayı teklif edene “kaldırımcılar kethüdası” denir ve kethüdanın emrinde çalışan kaldırımcı esnafı, mimarbaşının denetimi altında tutulur ve kethüdaya emirleri mimarbaşı verirdi. Kethüdanın görevi, yollara ve su yollarına döşenecek taşları mimarbaşının talimatlarına göre koydurmaktı.


 Pembe kaldırım taşları henüz icat olmadığı o günlerde, İstanbul yollarına Bakırköy’deki taş ocaklarından getirilen beyaz taşlar döşenirdi. Şehrin Anadolu yakasındaki semtlerde kullanılan malzeme ise, Kuleli, Nakkaş ve Vaniköy’deki ocaklardan çıkan taşlardı.

 Bu iş, tam 350 sene boyunca böyle, ihalenin kaldırımcılar kethüdasına verilmesi şeklinde devam etti ve İstanbul’un ilk “kaldırım müdürlüğü”, 1831′de kuruldu ama kaldırımlar hala eğri büğrüydü. Sokakların manzarası 1847′de, zamanın bakanlar kurulu olan “Hey’et-i Vükela”da tartışılır hale geldi ve “ayni düzlükte yontulmuş, belirli büyüklükteki taşların birbirine bitişik” konulması usulü bensimsendi. Yollara özenle yeni kaldırımlar yaptırılıyor ve müteahhitler artık daha sıkı denetleniyordu. Taksim’den Dolmabahçe’ye inen yolun iki yanı için yapılan kaldırım masrafı 18 bin 600 kuruş, Dolmabahçe’den Beşiktaş’a giden yola dökülen para ise 4 bin 950 kuruştu.

 Seneler geçti, 1863′e gelindi ve İstanbul’da dünyanın öteki büyük başkentlerinde yapılan sanayi sergilerini taklit için bir “umumi sergi” açıldı… İstanbul’daki bütün yabancı büyükelçiler davet edildi ve “sefirlere ayıp olmaması için” bir yol ve kaldırım fırtınası estirildi şehirde… Büyük meydanın taşları söküldü, ana caddelerin kaldırımları kırıldı ve pırıl pırıl Bakırköy taşları döşendi yerlerine… Devletin kasası bomboştu ama bu işe binlerce altın gidecekti. Avrupa’dan borç alındı ve gelen paralar da yine Avrupa’dan davet edilen yol mühendislerine gitti.

 Kaynak: http://gencturkcu.com/kaldirim-muhendisliginin-gecmisi

Etiketler: , ,